Dinozorlar hafifledi

Haklarındaki efsaneler bitmek bilmeyen tarih öncesi canlılar dinozorların sanılandan hafif oldukları açıklandı.

Manchester Üniversitesi uzmanları lazer teknlojisi kullanarak “Brachiosaur” adlı bir dinozor türünün vücut kütlesini ölçtü.  Deri ve kemik yoğunluğunu ön plana alan yöntemle, “Brachiosaur”un 80 değil, 23 ton geldiği belirlendi.  Bu sonuç tüm dinozorların ağırlığını azaltmış oldu. Araştırmada günümüz devasa memelilerinin deri kemik oranı incelenip çıkan sonuçlar dinozorlara uygulandı.  Araştırmayı yöneten Dr. Bill Sellers, “Ağır, fosil hayvanların gerçek boyutlarını belirlemek çok zor. Yöntemimiz dinozorların,  sanılandan daha az ağırlığa sahip olduğunu gösterdi” diye yazdı.

T-rex yoksa hantal mıydı?

Bilim adamları neredeyse yüz yılı aşkın bir süredir Tyrannosaurus Rex kalıntılarını inceliyor. Her an sürpriz bulgular ortaya çıkıyor. Gelmiş geçmiş en canavar hayvan olarak filmlere konu olan “müthiş yırtıcı” dinozor T. Rex’in, aslında besin bulmakta zorlanan ve sadece leşle beslenebilen bir hayvan olduğu anlaşıldı.

Tyrannosaurus rex, son tebeşir döneminde bundan yaklaşık olarak 70-65 milyon yıl önce yaşıyordu. Yetişkin bir T-Rex iki ayak üzerine dikildiği zaman bir buçuk metre büyüklüğündeki kafasıyla ürkütücü bir görünüm sergilemekteydi. Her bir 18cm uzunluğunda 60 tane dişle çenesi de en az bedeni kadar korkutucuydu.

Bu nedenle birçok sinema filmine konu olması pek de şaşırtıcı olmasa gerek. T.rex ülkemizde de gösterilen Jurassic Park filmiyle en büyük üne kavuşmuştu.

Ama kim, 1905 yılında Amerikalı paleontolog Henry Fairfield Osborn tarafından adlandırılan bu dev etçil sürüngen, aslında sanıldığı kadar tehlikeli değildi belki de.

Saatte 40 km hız

Kimi araştırmacılar hızlı koşamadığını, kimileri ise avlanma konusunda çok beceriksiz olduğunu düşünüyorlar. Berkeley Üniversitesi’nden John Hutchinson ve Mariano Garcia bundan birkaç yıl önce Nature dergisinde, ’6000 kilo ağırlığında bir dinozor ne kadar hızlı koşabilir?’ diye sormuşlardı.

O güne kadar incelenen dinozor fosilleriyle, iki ayaklı büyük dinozorların 5m/s’lik (18 m/h) bir hızla hareket ettikleri hesaplanmıştı. Kemik analizleriyle yetinmek istemeyen Hutchinson ve Garcia, beden hacmi ve kas kitlesini hesaplamaya, dolayısıyla da hayvanların hareket hızı hakkında bilgi veren bir bilgisayar programı geliştirmişlerdi. İşte bu model de T.rex’in saatte 15 ila 40km’lık bir hızla koşabildiğini gösterdi.

Neredeyse yüz yılı aşkın bir süredir, T.rex’in tüm zamanların en büyük ve en yırtıcı sürüngeni olduğu sanılıyordu.

Bu bedeniyle avlanması zor

Fakat Museum of the Rockies kurumundan Jack Horner, dünyanın en zengin dinozor mezarlığı olarak bilinen Montana’daki Hell Creek formasyonundan çıkarılan çok iyi korunagelen sekiz T.rex fosilini inceledikten sonra, T.rex’in sahip olduğu beden yapısıyla avlanamayacağını kanıtlıyordu.

Bu tezin en iyi kanıtı yaklaşık olarak 15 yıl önce bulunan küçük ön ayak kemikleridir. Bu kalıntılara göre T.rex’in kolları ağzına bile götüremeyecek kadar kısaydı, tabii ki bu kadar kısa kollar kavga sırasında da pek kullanışlı olamazdı.

Mesela T.rex yere düştüğü zaman kollarıyla kendisini frenleyemezdi, diyen bilim adamı, dev hayvan için her düşüşün büyük bir eziyet olduğuna ve çok büyük zahmetlerle iki ayak üzerine dikilebildiğine inanıyor.

Bu açıdan bakıldığında T.rex ancak leşle beslenebilirdi ve bu tez de hayvanın diş yapısıyla açıklanabiliyor.

Bilim adamları o tarihe kadar sivri ve kuvvetli dişleriyle 250 kiloluk etleri ve kemikleri bir seferde avının bedeninden çıkarabildiğini düşünüyorlardı. Fakat daha sonraları yapılan analizlerle dişlerin kesmeye değil daha çok öğütmeye yaradığı anlaşıldı.

Koku merkezi büyük

T.rex’in diğer bir özelliği de beyniydi. Hayvanın görme merkezi çok küçük olmasına rağmen koku merkezi çok daha büyüktü. Yani T.rex çok kötü görmesine rağmen mükemmel koku alabiliyordu.

Bu bulgu T.rex’in leş yiyici olduğunu bir kez daha kanıtlamakta, ama Horner’e göre en önemli kanıt hayvanın arka ayakları. T.rex’in arka ayakları kesinlikle hızlı ve kısa koşular için değil uzun yürüyüşler için yaratılmış. Çünkü üst baldır kemikleri, incik kemiğine göre çok daha uzunlar. Oysa iki ayaklı hızı koşan hayvanların incik kemiği uzun, üst baldır kemikleri kısadır.

Ve tahmin edildiği gibi zamanının en büyük ve tehlikeli canlısı da değildi T.rex. Kısa bir süre önce bazı yeni fosilleri inceleyen bilim adamları Spinosaurus’un Tyrannosaurus rex’ten çok daha iri olduğunu buldular. 13m uzunluğundaki T-Rex, burnundan kuyruğuna kadar 17m gelen Spinosaurus’un yanında yavru gibi kalıyor.

Hızlı büyüme kısa yaşam

En iyi korunagelen, en büyük T-Rex, Field Müzesi’nde sergilenen ve buluşçusu Sue Hendrickson’na göre isimlendirilen Sue’dur.

Hendrickson’un fosilleri sayesinde paleontoloji çok sayıda önemli bilgiler edindi. Mesela kemiklerdeki büyüme halkalarının analizi sayesinde Tyrannosaurus’un çok hızlı büyüdüğü ve ömrünün en fazla 30 yıl olduğu anlaşılmıştı.

Fakat Florida Eyalet Üniversitesi’nden Gregory M.Erickson ve Alberta Üniversitesi bilim adamlarının şimdi Science dergisinde açıkladıkları gibi aslında birçokları bu kadar bile yaşamıyordu.

Araştırmacılar birbirlerine çok yakın olan dinozorları mercek altına alarak, Tyrannosauridae familyasının bireylerinin gerçekte ne kadar uzun yaşadığını bulmaya çalışmışlar. Bu amaçta Albertosaurus sarcophagus, Gorgosaurus liberatus, Daspletosaurus torosus ve Tyrannosaurus Rex’e ait kemik kalıntıları ayrıntılı bir şekilde incelenmiş.

22 Albertosaurus’a ait kemikleri üzerinde çalışmadan çıkan ilginç sonuç şu: fosiller arasında hiç biri genç bir hayvana ait değil. Sonuç diğer Tyrannosauridae türlerinin incelenmesiyle de kanıtlanabilmekte.

Tehlikeli dönem

Tyrannosaurus’ların çok hızlı büyüdükleri için çocukluk dönemlerini atlatma şansları çok büyüktü. Şöyle aynı dönemde yaşayan dinozorlarla aynı hızda büyüdükleri için onlara av olmuyorlardı. Öyle anlaşılıyor ki yetişkinlik dönemi onlar için daha tehlikeliydi.

Hemcinsleriyle dişileri tavlamak veya av için giriştikleri kavgalar sırasındaki yaralanmalara ait izler bugün bile kemiklerde açıkça görülebiliyor. Sürekli besin arayışı yüzünden yaşadığı stres ve üreme için gösterdiği çabalardan dolayı yetişkin T.rex’in yaşamı oldukça zorlu ve tehlikeli olmalıydı, diyor bilim adamları. “Tyrannosaurus’lar için çiftleşme tehlikeli bir oyundu.”

Kızıştıkları ve çiftleşmek için eş aradıkları zaman genelde hep kavgalar yaşanıyordu. Ve Florida Üniversitesi’nden James F.Gillooly, PloS Biology dergisinde yayımlamış olduğu son araştırma yazısında Tyrannosaurus’ların sıcakkanlığı olduklarına değinmekte.

Beden sıcaklığı 48 derece

Araştırma ekibi özellikle de büyük dinozorların daha sıcakkanlı olduğuna inanıyor. Analizlerin çıkış noktası, matematiksel bir model içinde ilişkilendirilen sekiz dinozor türünün beden büyüklüğü, sıcaklığı ve büyüme oranıyla ilgili verilerdi. Gillooly, dinozorlar büyürken, beden sıcaklıkları da önemli ölçüde değişiyordu diyor. Yani günümüzde yaşayan hayvanlardan tamamen farklıydılar.

Küçük dinozorların beden sıcaklıkları günümüzde soğukkanlı olarak tabir edilen sürüngenler gibi çevrenin sıcaklığına bağlıydı. Araştırmacıların tahminlerine göre en büyük dinozorun beden sıcaklığı 48 dereceye kadar çıkabiliyordu. Gillooly’nin modeli öte yandan timsahlarla da kanıtlanabilmekte.

Günümüzde yaşayan yavru timsahların beden sıcaklıkları da yetişkinler kadar yüksek değildir. Yani timsahlar büyüdükçe beden sıcaklıkları da artıyor.

T-Rex büyüyor

Yeni bir araştırma T-Rex’in sanılanın aksine daha hızlı büyüdüğünü ve daha büyük boyutlara ulaştığını ortaya çıkardı.Önceki yöntemlerden farklı olarak yeni araştırma vücut boyutunu belirlemek için gerçek iskeletlerden yola çıktı.

Londra Veteriner Kolejinden Professor John. R. ve Chicago’daki Müze sorumlusu Peter Makovicky liderliğindeki bir grup biliminsanı tarafından yapılan bu yeni çalışma PLoS ONE jurnalında yayımlandı.Biliminsanları köşe belirleme teknolojisi ve bilgisayar modelleme teknolojisinden yararlanarak beş farklı Tyrannosaurus rex örneğinin “ağırlığını ölçmeyi” başardı.Örneklere Müze’nin ikonik SUE iskeleti de dahil edildi.Elde edilen sonuçlara göre T. rex önceki tahminlerin aksine daha hızlı büyüyor ve daha büyük boyutlara ulaşıyordu.

Makovicky: “Önceki ağırlık tahminlerinin ölçek modellere dayandığını ve bunun en ufak hataları dahi büyütebildiğine dikkat çekti bunun yanında farklı vücut planına sahip günümüzdeki hayvanlarla karşılaştırılan dinozorların vücut oranları sağlıklı sonuçlar vermiyordu. Çalışmamızda gerçek iskeletleri referans noktası alarak bu tip sorunların üstesinden geldik”

Ekip 3-D lazerlerden yararlandı ve iskeletlerin kalıbı digital olarak bilgisayarlara aktarılabildi böylelikle dinozoru oluşturan vücut kitlesi bilgisayar ile ortaya çıkarıldı.Kemiklerin yapısı kuş ve timsahlardaki doku- kemik ilişkisi göze alınarak oluşturuldu.Ciğerler ve ağız gibi boş kısımlar modellenip çıkarıldıktan sonra vücut ağırlığını ortaya çıkartmak için dijital bir deri oluşturuldu.Yokolmuş bir hayvanın derisinin iskeletini nasıl saracağındaki soru işaretlerini gidermek için kafa, bacaklar, eller gibi vücut kısımları teker teker üç aşama halinde modellendi.Bu şekilde vücut ağırlıklarını belirlemek için çeşitli vücut ağırlıkları bir araya getirildi bunlar zayıf ve obez formları içeren modellerdi ve gerçekçi biyolojik veriler elde etmek için kasıtlı seçildiler.

Analiz sonucunda T-Rex grubunun iskelet yığınları şaşırtıcı sonuçlar ortaya koydu.Örneğin T-Rex sanılanın aksine daha ağırdı.Müzedeki şimdiye dek bulunan en büyük ve en bütün T-Rex iskeleti SUE’nun boyutu yaklaşık dokuz tona vardı.Makovicky: “Onun büyük olduğunu biliyorduk ama yüzde 30’luk bir artış hiç beklenmedik bir durumdu.”Hutchinson’a göre ise diğer önemli bir bulgu büyüme oranlarıydı, gençlik çağlarındaki T-Rexlerin yılda 1790 kg bir artışla büyüdükleri tahmin ediliyor bu gerçekten çok hılzı bir oran daha önce yapılan tahminlerin neredeyse iki katı hızında.

Çok ağır…ama uçuyordu

Günümüzdeki en ağır uçabilen kuş olan 22 kiloluk Afrika dev toyu, dinozorlar çağının uçan avcıları yanında hafif siklet kalıyor.

Ayakizlerine dayanarak pterozorların ağırlıklarını hesaplayabilen yeni bir yöntemin sunulduğu çalışma, bu uçan devlerin yaklaşık 145 kiloya ulaşabildiğini ortaya koyuyor. Araştırmanın, fosil ayakizlerini ele alarak soyu tükenmiş bir canlının ağırlığını hesaplayabilen bir yöntemi ilk olarak sunduğu belirtiliyor. Önceki çalışmalar dinozor çağındaki canlıların ağırlıklarının tahmininde genel olarak kemikleri ele alıyordu.

Japonya Fukui Dinozor Müzesi’nden paleontolog Tai Kubo yönteminin, pterozorların uçmalarına karşın oldukça ağır canlılar olduklarına ilişkin sağlam kanıtlar sunduğunu söylüyor. Araştımacı çalışmasına, Ueno Hayvanat bahçesindeki timsah, kaplumbağa, kertenkele ile kurbağalara ait 17 canlı türüne ait ayakizlerini inceleyerek başlamış.

Buradaki ayakizlerini toplayan Kubo, ayakizi sahibi olan canlının ağırlığını da kaydetmiş. Bu değerleri incelemesi sırasında, bireyin ön ve arka ayak büyüklükleri ile toplam ağırlığı arasında bir ilişki saptamış. Sonrasındaysa elde ettiği matematik modeli pterozorlara ait olan ayakizlerine uygulayarak sonuca ulaşmış.

Kubo, bundan sonra modeli dinozorların bugün yaşayan yakın akrabaları olan kuşlara uygulayarak test edeceğini ve sonrasında da farklı dinozor türlerinin izleri üzerinde çalışacağını belirtiyor.